Home » Yurt Dışında İş Mülakatında Başarıya Ulaşmak İçin Taktikler

Yurt Dışında İş Mülakatında Başarıya Ulaşmak İçin Taktikler

Yurt dışında iş bulmak / yaşamak isteyenler için kılavuz niteliğinde olan 2. yazımız sonunda yayında. Yurt dışı mülakat sürecini merak ediyor ya da yurt dışı iş mülakatı için taktikler arıyorsanız bir önceki yazımızı da okuyabilirsiniz.

İskoçya'da İş Mülakatı

Londra’da kabul aldığım iş mülakatımı blogda paylaştıktan sonra  bir çok kişiden çok güzel mesajlar aldım. Bazılarınıza ilham olmuşum, bazılarınıza cesaret vermişim ve ilk adımı atmışlar. O yazıdan sonra en çok aldığım mesaj ise İskoçya’da kabul adığım iş mülakatımın detayları olmuştu. Sonunda bu süreci de toparlayıp sizlerle paylaşabildiğim için çok mutluyum. En baştan belirteyim Londra’daki mülakat ne kadar gergindiyse İskoçya’daki mülakatta bir o kadar rahattı :).

Bu arada özellikle kabul aldığımı belirtiyorum çünkü iş arama sürecinde hatırlayamadığım kadar çok başvuru yaptım. Yaklaşık 10 – 15 adet mülakata girdim ve bunların sadece 2’sinden kabul alabildim. Kabul almadığım mülakatları merak ederseniz ayrı bir blog yazısının konusu olabilir. Ama tahmin edersiniz ki kabul almadım diye üzülmek pek bir şey kazandırmıyor. Bir sonrakine neleri daha iyi yapabilirim odaklı düşünce ise başarıya ulaşmanıza büyük katkı sağlıyor.

Almanya, Hollanda, İngiltere gibi ülkelerde kendi alanıma uygun mühendislik pozisyonlarında mülakatlara girdim ve bazı firmalar için tamamen kapalı kutu olurken bazıları daha önce Türk mühendislerle çalıştıkları için aldığımız eğitim ve çalışma tarzımız hakkında az çok fikir sahibi olmuşlardı.

İskoçya’daki firmada da çalışan Türk mühendisler var ve bu süreçte hepsinden çok memnun olduklarını dile getirdiler.

Burada özellikle belirtmek istediğim bir nokta var. Yurtdışında bazı firmalar Türk mühendisleri “ucuz ve kalifiye iş gücü” olarak değerlendiriyor. Hatta bu bir mühendis olarak yurt dışında yaşamanın en büyük dezavantajlarından biri olabilir. Ne mutlu ki İskoçya’da görüştüğüm firmada bu bakış açısını hiç hissetmedim. Not: Londra’da kabul aldığım diğer firma kesinlikle ucuz iş gücü olarak görüyordu. 

Mülakat ve İşe Alım Süreci

Şu ana kadar hiç bahsetmediğim bir noktadan bahsedicem. Bu firma aynı zamanda Okan’ın da çalıştığı firma. Yani aynı iş yerinde çalışmaya başlıycaz😬.
 
Firma açık pozisyonlarını Linkedin üzerinden yayınlıyor. Bizim yurt dışında iş arama sürecinde en çok kullandığımız platform da burasıydı. 
 
Kendime uygun ilana başvurduktan sonra süreç 3 aşamada ilerledi.

İlk aşama

 Firmanın yetenek avcısıyla ya da insan kaynakları diyebilirim online bir görüşmem oldu. Yaklaşık yarım saatlik bir görüşme yaptık. Görüşme boyunca ilgili ilanda aranan yeteneklerin ne kadarıyla uyumluyum onu anlamaya çalıştı. Açık pozisyondaki gerekliliklere göre bir kaç soru sordu.
 
Çok fazla gerilip stres yapmaya gerek olmayan bir aşamaydı.

2. Aşama

Sonrasında 2. Aşama için görüşmeye davet edildim. Bu görüşme ilanı açan grubun grup lideri ile gerçekleşti. Tamamen teknik mülakattı, kendini 5 yıl sonra nerede görüyorsun tadında herhangi bir insan kaynakları sorusu sorulmamıştı.
 
Mülakat esnasında kendimi daha rahat hissetmek için benden talep edilmeden yaptığım işleri gösteren bir sunum hazırladım. Bu sunumu da mülakatta gösterip gösteremeyeceğimi doğrulamak adına  mülakata birkaç gün kala yetenek avcısına yolladım. Eğer uygun görmezlerse mülakat esnasında hiç sunumu göstermeyecektim.
Mülakatta tüm süreç bu sunum üzerinden ilerledi. Teknik sorulan sorular yine yaptığım işlere yönelik sorulardı ama kendimi hiç mülakatta gibi hissetmedim. Sadece gerçekten neler yaptığımı anlamaya çalışıyorlardı. Özetle çok da zor bir aşama olmamıştı.
Ancak 2. aşamadan sonra çok uzun süre haber gelmedi. Ben artık olumsuz olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Aradan yaklaşık 2 ay geçtikten sonra görüşme yaptığım teknik ekip lideri beni yüzyüze görüşmeye çağırdı. Normalde bu aşama da online oluyor ancak ben İskoçya’da olduğum için yüz yüze tanışmak istedi. Zamanlama olarak ise tam da Londra’daki son aşama iş mülakatımın olduğu haftaya denk geldi.
 

Bak sen şu işe! Tam Londra’daki işe odaklanmış, olursa oraya taşınırız diye planlar yaparken bu hiç hesapta yoktu. 

Tam Dostoyevski’in dediği gibi “kendi planlarımızı yapıyorduk; ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk”. 
 
O kadar taşınmaya odaklanmıştım ki mülakata giderken herkesin uyduğu yazılı olmayan kurallara bile uymadım. Takım elbise ya da kumaş pantolon, ceket gömlek giymek yerine pembe çiçekli bir elbise ile mülakata gittim. Hala utanıyorum… 
 

Yüzyüze görüşme, yani 3. aşamada bu sefer bana yapılan işleri gösterdiler. Sonra yine benim yaptığım işleri ve onlara nasıl destek verebilirim onu konuştuk. Ertesi gün ise firmadan olumlu  şekilde dönüş aldım.

Londra’daki kabul aldığım diğer firmaya kıyasla mülakat süreci çok daha rahat geçti diyebilirim. 
 
Umarım sizlere de yardımcı olmuştur. 

There is 1 comment

Comments are closed.