Bizim İskoçya ile yakından tanışmamız Okan’ın Linkedin üzerinden bir firmaya yaptığı iş başvurusu ile başladı. Daha önceleri İskoçya dendiğinde aklımıza sadece Birleşik Krallık’a dahil ve kuzeyinde kalan bir ülke olduğu ve aksanlarının farklı olduğu gibi üzerine çok da düşmeyeceğimiz bilgiler vardı aklımızda. Fakat iş başvurusu değerlendirme süreci başladığı an, bizim için de her gün Google’da İskoçya’yı aratarak Türkiye’de çok az bilinen bu ülkeye dair heyecan verici araştırma sürecimiz başlamış oldu.
Süreç o kadar heyecan verici ve keyifliydi ki şimdi dönüp düşündükçe yüzümüzden gülümseme hiç eksik olmuyor. Okan toplamda üç farklı mülakata girdi ve her bir mülakattan sonra bizim için heyecanın dozu ve araştırmalarımızın derinliği giderek arttı. Her fırsatta internette arama yapmalar, google haritalar’a girip çıkıp durmalar aldı başını gitti. Tabi biz bir yandan bunları yaşarken, aralarda bir yerde ailelerimizi de bilgilendirdik ve onların da sürece dahil olmasıyla iş daha ciddi bir hal almaya başladı. Okan’ın babası her gün oturup youtube’da İskoçya videoları izleyip bize anlatmaya başladı 🙂 İlk başta İskoçya’da hangi dil konuşulur, İskoçlar sıcakkanlı mı, vb. konularda merakımızı giderirken son mülakattan sonra daha teklif dahi gelmeden Inverness’te ev bakarken bulduk kendimizi. Biz bunları yaşarken iki aylık bir süre geride kaldı ve son mülakattan sonra teklif gelince en başta çok uzak görünen bu konu sonunda bizim için bir gerçek haline dönüştü.
Bu noktaya kadar epey bir bilgi edinmiştik ama kafamızda hala deli sorular vardı. Tamam ülke değiştiriyoruz, bu konuda hiçbir çekincemiz yok fakat kalkıp da Londra, Manchester gibi merkezi bir yere değil de dünyanın bir ucunda (şaka değil, gerçekten dünyanın bir ucu, aşağıdaki haritada görebilirsiniz) küçücük bir şehre gideceğiz sonuçta. Ayrıca 5 milyon nüfuslu bir büyükşehirden 50 bin nüfuslu bir küçük şehire taşınmanın verdiği çekince de var. Yani açık konuşmak gerekirse gelmeden önce değerlendirme yaparken aramızda “orası köy gibidir şimdi, doğru düzgün alışveriş yapabileceğimiz bir yer olur mu acaba, neyse gerekirse Edinburgh ve Glasgow’a gider geliriz artık zaten yakın, doğru düzgün araba satan yer de yoktur orda şimdi” şeklinde diyaloglar geçmedi değil 🙂
Bu araştırmalarda İskoçya’ya dair öne çıkan en önemli şeyleri sıralayacak olursak;
- Harika bir doğa
- Sıcakkanlı insanlar
- Haggis
- Sürekli kapalı ve genelde yağmurlu hava durumu
Tabi o kadar düşündükten sonra iş en sonunda basite indirgenerek çözülüyor gene: “Gidelim, beğenmezsek geri döneriz nolcak”. Bunu söylediğimiz anda pek de bir tereddütümüz kalmadı aslında ve gerçek anlamda hazırlıklarımızı tamamlamaya koyulduk. Vee yeni bir maceraya en büyük adımımızı atmış olduk.
Temmuz ayında İskoçya’daki yaşantımızın ilk senesini doldurmuş olacağız. Aslına bakarsanız zaman ne çabuk geçti anlamadık desek yeridir. Peki İskoçya gerçekte nasıl bir yer ve burada yaşam nasıl, İskoçlar nasıl insanlar merak ediyor musunuz? O zaman bloğumuzdaki paylaşımlara ve instagram sayfamıza göz atmayı ihmal etmeyin.
